08 Ekim 2024 Salı
“LA BOHÈME” OPERASI ÜZERİNE
CRR DİNLEYİCİ OKULU 9 EKİM’DE BAŞLIYOR!
Çağdaş Türk Operasının Dekoratif Sesi: Mezzosoprano Özay Günay
Don Giovanni’yi Bir de Böyle İzleyin
Eczacıbaşı Ulusal, Doğramacı Uluslararası...
Schubert’in son sonatı ile dört Türk bestecinin eserlerinden oluşan albüm 7 Ekim’de online Platformlarda…
Piyanist Burak Çebi’nin beş bestecinin solo piyano eserlerinden oluşan konsept albümü “Bright Spots” (Aydınlığa Doğru) İsviçreli plak şirketi Prospero Classical tarafından 2 Eylül 2022 tarihinde piyasaya sürüldü. Albümde Ahmed Adnan Saygun, Necil Kâzım Akses ve İlhan Baran’ın piyano eserlerinin yanısıra Franz Schubert’in D 960 eser sayılı Si Bemol Majör Piyano sonatı ve Çebi’nin pandemi döneminde bestelediği, Albüme de ismini veren “Aydınlığa Doğru – Piyano için dört Fantezi” isimli eseri yer alıyor.
Burak Çebi, albümüyle ilgili olarak SANATTAN YANSIMALAR’ın sorularını yanıtladı:
Schubert ile Türk bestecilerin eserlerini bir albümde toplama fikri nereden geldi?
Solo bir albüm yapma fikri pandemi sebebiyle olan kapanma döneminde ortaya çıktı. Konserlere ara verilmiş olması sebebiyle biriken enerjiyi başka bir kanala aktarmak istedim. İlk albümlerini kaydetmek isteyen solistlere günümüz müzik pazarı tarafından empoze edilmiş bazı yazılmamış kurallar vardır. Bunları dikkate almadan, daha önce yapılmamış bir konsept oluşturup repertuarı buna göre belirledim. Aslında projenin odak noktası benim yine kapanma döneminde bestelediğim “Aydınlığa Doğru” başlığı altında toplanmış dört piyano fantezisidir. Repertuarın devamında Türk bestecileri ve Franz Schubert’i almam benim kendi hikayemle ilgili. Yaşamımın ilk yarısını Türkiye’de, ikinci yarısını Almanya’da geçirmiş bir müzisyen olarak ilk albümün repertuvarını bu şekilde bölmek bana uygun bir durum. Buna tam bir Doğu-Batı buluşması da diyemeyiz, çünkü göreceksiniz ki Türk bestecilerden seçtiğim eserler de Türk müziğinden beslenmiş olmalarına rağmen son derece ciddi ve akademik bir besteleme dili ve yöntemiyle vücuda gelmiş eserler. Genel olarak Doğu-Batı sentezi dediğimiz konunun da yüzeysel ve oryantalist bir tarzda ortaya çıktığını düşünürsek, benimki bunun biraz dışında kalan bir konsept oldu.
Albüme ismini veren “Aydınlığa Doğru” isimli piyano eserinizden bahseder misiniz?
Bu eseri albümün konseptini oluşturduğum kapanma döneminde besteledim. Bu karışık dönemde bizi hayata bağlayan daha iyi zamanların geleceğine dair umutlar oldu ki, bu eserde de bu umutları ve olumlu düşünceleri işledim. Dikkatli dinleyiciler Türk müziği etkilerini muhakkak fark edeceklerdir. Ancak bunu Doğu-Batı buluşmasını ön plana çıkarmak adına kör göze parmak şeklinde yapmayı değil, bu etkileri eseri oluşturan diğer elementlerin içinde eritmeyi tercih ettim. Tabii her şey de planlı ve programlı ilerlemedi. Mesela ikinci bölüm (Zamanın Renkleri) bir gece yarısı piyano başında çalışır ve beste yaparken bir anda ortaya çıkmış olan, hemen hemen hiç değiştirmeden notaya aldığım, neredeyse doğaçlama sayılabilecek bir eser. Ancak bana sorarsanız eserin en başarılı bölümü 4. Bölüm. (Ufuktaki Coşku) Genel olarak kendi bestelerim hakkında bir şeyler anlatmak zor bir konu.
Schubert’in D 960 eser numaralı en son piyano sonatını çalıyorsun. Türk bestecilerin eserlerini nasıl seçtiniz?
Albüme İlhan Baran’ın bir eserini almayı çok istiyordum. Baran gerçek bir dâhi ve değeri maalesef bilinememiş büyük bir bestecimizdir. Oturup bütün eserlerini tekrardan dinledim ve en dâhiyane eseri olarak gördüğüm Üç Bagatel’i kaydetmeye karar verdim. Dinleyici için zor, yorumcu için had safhada keyifli ve muhteşem bir eser. Necil Kâzım Akses’in Beş Piyano Parçasını öğrenmeyi epeydir istiyordum. Bu eserler de son derece yoğun içerikli ve ince işlenmiş eserler. O dünyaya girdiğinizde her çalış veya dinleyişte yeni şeyler keşfediyorsunuz. Son olarak da çocukluğumdan beri çaldığım Ahmed Adnan Saygun’un Aksak Tartımlar üzerine Prelüdlerinden bir seçkiyi repertuara aldım.
Ya Schubert?
Schubert’e gelince, kendisi benim müzikal yaşamımda önemli bir yer edinmiş bestecilerdendir. “En sevdiğin besteci kim?” şeklinde müzisyenler olarak sık karşılaştığımız ama çok hoşlanmadığımız, ya da şöyle diyelim, cevap vermekte zorlandığımız bir röportaj sorusu vardır. İşte bu soruya cevap vermek durumunda olduğumda içimden hep Schubert demek gelir. Si bemol Majör tonundaki en son sonat muazzam bir eser, hem de bu eser üzerinde uzun yıllardır çalışıyordum. Ancak bunun dışında, zaten belki de yüzlerce kere kayda alınmış bu eseri farklı bir bakış açısıyla ele aldığımı düşünüyorum.
Bestecilik ile piyanistlik arasında nasıl bir fark görüyorsun? Gelecekte besteci olarak seni daha sık dinleyecek miyiz?
Piyano gibi kompleks ve kendi içinde bir evren olan bir enstrümanı virtüöz derecesinde çalıp da o enstrüman için yeni bir eser yaratmamak veya buna istek duymamak mümkün değil gibi geliyor. Açıkçası ben bu iki alanı birbirinden ayrı düşünemediğim için kıyaslamam zor olur. Beste yapmaya bir süredir devam ediyorum, muhakkak ki gelecekte yeni eserler gelecek.
Albümün hazırlık aşaması nasıl gelişti?
Repertuara ve konsepte karar verdikten sonra bu projeyi mümkün olan en üst seviyede gerçekleştirmek için kayıt ortamı arayışına girdim. Almanya’nın en üst düzey oda müziği salonlarından Reitstadel Neumarkt’ın bu iş için uygun olduğuna karar verdim. Günümüzde en büyük plak şirketlerinin ve en meşhur piyanistlerin seçtiği bu salonda Şampiyonlar Ligi seviyesinde çalışabiliyorsunuz. Bize 4 gün/24 saat tahsis ettikleri salonda piyano teknisyeni her daim hazır bekliyordu. Çok teknik detaylara girmeden sadece konu başlığı olarak söylemek gerekirse, piyanonun pedallarını ve mekaniğini her eser için ayrı ayrı ayarlayıp enstrümanı ona göre akortlamak gibi imkanlarımız vardı. Bir nevi meşhur Pianomania filmindeki gibi yaşadık… Tabii şunu da söylemek gerek: Bu albüme sponsor olan 5 kurum sayesinde, ki bunlardan biri Alman Müzik Konseyidir, bu şekilde çalışma şansımız oldu.
Plak şirketi ile piyasaya sürme konusunda nasıl bir yol izleyeceksiniz ?
Albümden çeşitli tekliler Ağustos ayı başından beri düzenli aralıklarla piyasaya sürülmüştü. 2 Eylül tarihinden beri albüm fiziksel CD olarak piyasada. 7 Ekim tarihinden itibaren de online platformlardan tamamı dinlenebilecek. En önemlisi ve albümü farklı kılanı da şu: Ocak 2023 tarihinde albüm Vinyl, yani Plak olarak da piyasaya çıkacak. Odyofil dediğimiz müzik tutkunları da albümü plak olarak edinebilecekler.
BURAK ÇEBİ KİMDİR?
İzmir’de 1985’de doğdu. Klasik müzikle birkaç kuşaktır yakın bağları bulunan bir ailenin oğlu olan Çebi, ilk ciddi piyano derslerine 11 yaşındayken konservatuvarda başladı. Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuarında Seçil Akdil’in piyano sınıfında okudu. Abdel Rahman El-Bacha, Werner Bärtschi, Filippo Gamba, Bernd Glemser ve Jura Margulis’in usta sınıflarına katıldı. Türk piyanist ve Devlet Sanatçısı Hüseyin Sermet ile İsviçreli – İtalyan piyanist Jean-Francois Antonioli, kariyerini geliştirmesinde birer mentor olarak önemli etki yaptı.
Müzik eğitimini ağırlıklı olarak Almanya’da yaparak “Hochschule für Musik Nürnberg” ten Ingeborg Schmidt-Noll’un sınıfından solist diplomasıyla mezun oldu. 2013 yılında Orchestra`Sion’da birincilik ödülü, İspanya’da Forum Orihuela 2016’da ikincilik ödülü ve İtalya’nın Rimini kentinde IMA Inharmonia 2016’da ikincilik ödülü gibi uluslararası piyano yarışmalarında önemli dereceler elde etti. . 2008 yılında Steinway-Haus Münih’te düzenlenen uluslararası piyano yarışması ve Nürnberg’deki Mozart Oda Müziği Yarışması’nda da ödül alan Burak Çebi, DAAD, Sparda Bank Nürnberg, Berlin Gotthard-Schierse Fund ve Richard Wagner Assocciation’ burslarıyla desteklendi.
Halen Berlin merkezli olarak uluslararası profesyonel kariyerini sürdürüyor.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.