01 Temmuz 2023 Cumartesi
“LA BOHÈME” OPERASI ÜZERİNE
RUS SARAYI'NDA ŞEFİKA KUTLUER'DEN ÖDÜL KUTLAMA KONSERİ
Çağdaş Türk Operasının Dekoratif Sesi: Mezzosoprano Özay Günay
Don Giovanni’yi Bir de Böyle İzleyin
Eczacıbaşı Ulusal, Doğramacı Uluslararası...
Pratikte belki ayrıntısı daha çok olduğu için çalgı-icra yarışmalarını düzenlemek daha zor gibi görünse de, beste yarışmaları jüri kararlarıyla ve ileriye dönük olarak yarattığı sorumlulukla daha kapsamlı, daha kalıcı işlerdir.
Çalgı yarışmalarında alınan sonuçların çoğu, yarışmanın kalitesi ve tanınırlığına göre kazananın önünün açılmasında olumlu rol oynar ama çoğu katılım-sonuç bilgisi çalgıcının özgeçmişini zenginleştirmekten öte gitmez, hele de kazananlar daha sonraki müzik yaşamlarında varlıklarını yeterli biçimde sürdürememişlerse…
Beste yarışmaları sonunda elde edilen yapıtların geleceği ise, daha çok orkestralarla genel müzik yönetmeni konumundaki şeflerin, orkestraların program sorumlularının yaklaşımına bağlıdır. Çünkü onların olumlu yaklaşımı olmadan, yarışma kazanan besteler bir kez seslendirilip kayıt altına alınmanın ötesinde orkestraların repertuarlarına giremezler. Bu bağlamda Amerika, Avrupa ve Japonya’da yarışma kazanmış besteciler, kökenlerine bakılmaksızın daha avantajlı konumdadır.
Tarihsel süreç içinde besteciliğin gelişmesi ve finansmanında soyluların rolü yadsınamaz. Sanayi devrimi ve kapitalizmin gelişmesine koşut olarak, soyluların yerini patronlar, sanatsever sermaye sahiplerinin kurduğu vakıflar, sivrilmiş müzik eğitim kurumları ve kent yönetimleri almıştır.
KURUMSALLAŞAN İLK BESTE YARIŞMASI
Ülkemizde Erken Cumhuriyet Döneminde çoksesli müzik alanındaki devrimsel amaçlı karar ve gelişmelere koşut olarak bu alandaki işlevi Cumhuriyet halk Partisi ile Halkevleri görmüştür. 2023 yılında Türkiye’deki beste yarışmalarına baktığımızda en ciddî ve kurumsallaşmış olanın 1996’dan bu yana iki yılda bir İzmir merkezli olarak düzenlenen Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Ulusal Beste Yarışması olduğunu görürüz.
Neden İzmir diye soracak olursanız, yarışmaya adı verilmiş olan Dr. Nejat F. Eczacıbaşı (1913-1993) bir İzmir çocuğuydu, gerçek bir burjuva ailesine mensuptu, işini İstanbul’a naklettikten sonra İzmir’le bağını hiç koparmamıştı. İzmir Kültür, Sanat ve Eğitim Vakfı- İKSEV’in de kurucu başkanıdır. İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı İKSV de onun girişimleriyle kurulmuştur.
Halen başkanlığı aileden Filiz Eczacıbaşı Sarper’in yaptığı İKSEV’İn iki yılda bir düzenlediği beste yarışmaları, koşullar itibariyle geliştirildi, istenen besteler çeşitlendirildi ve günümüze kadar 160 beste Türk Müzik Arşivine kazandırıldı. Öyle ki, ilk yılın kazananı Hasan Uçarsu, günümüzde yarışmanın jürisinde yer alıyor.
Eczacıbaşı Yarışması’nın final ve karar konserlerinde, İzmir’de yerleşik İzDSO bazen de İzDOB Orkestrası görev alıyor. 2002’den bu yana son karar, final konserinde yarışma jürisi, yapıtları seslendiren orkestra üyeleri ve dinleyicinin katılımıyla yapılan oylama sonunda alınıyor. Bu yöntem bazen ezgiselliği ağır basan yapıtlar lehine işlese de, Türkiye’de bu alanda ilk uygulama.
FİNALDE İKİ YAPIT
2023 yılında uygulanan 12. Eczacıbaşı Beste Yarışması’nda olası katılımcılardan Keman Konçertosu istenmişti. İlk kez, bu denli düşük bir katılımla yarışmaya sadece dört keman konçertosu gönderildi. Şefler Gürer Aykal ile Rengim Gökmen, besteciler Turgay Erdener ile Hasan Uçarsu, keman sanatçıları Cihat Aşkın ile Pelin Halkacı Akın yarışmaya katılan dört keman konçertosunu değerlendirerek Hasan Niyazi Tura ve Arda İşkol’un yapıtlarını finale bıraktı. Bu iki yapıt geçtiğimiz Haziran ayının başında, 2 Haziran 2023’te İzmir’de düzenlenen final konserinde bu iki yapıtı, şef Oğuzhan Balcı yönetimindeki İzDSO eşliğinde keman solistleri Can Özhan ve Özgecan Günöz seslendirdi. Jüri, orkestra ve dinleyici katılımlı mekanizma ile Arda İşkol’un konçertosu birinci, Hasan Niyazi Tura’nın konçertosu ikinci ilan edildi.
Bu ulusal yarışmanın, hem finansal, hem de manevi anlamda ardındaki güç büyük olduğu için sürdürülebilirlik konusunda kuşku bulunmuyor.
Kurumsallaşma yolunda ilerleyen bir başka beste yarışması da, Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası’nca 2017’den beri her yıl düzenleniyor. Genç bestecileri hedefleyen bu yarışma son yıllarda daha ekonomik ve kolay olan oda müziği alanında yeni yapıtların repertuarlara kazanılmasını sağlıyor.
BİLKENT ÇITAYI YÜKSELTİYOR
Haziran ayında, hayli iddialı yeni bir beste yarışması Bilkent Üniversitesi Mütevelli Heyeti’nce ilan edildi. Bilindiği gibi, Türkiye’de tüm siyasal partilerin kapatmayı vaad ettiği ama iktidarlarını yenilediklerinde kullanmayı tercih ettikleri Yüksek Öğretim Kurulu’nun (YÖK) kurucusu olan Çocuk Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. İhsan Doğramacı’nın ( 1915-2010) Türkiye’de eğitim alanında esas iki eseri Hacettepe Üniversitesi ile ilk Vakıf üniversitesi olan Bilkent’tir. Yönetim, ölümünden sonra kurucusunun adını üniversitenin adına eklemiştir ama eğitim camiasında ve halk arasında bu kurum kısaca Bilkent olarak anılmaktadır.
Bilkent, YÖK’ün konservatuvarları üniversite çatıları altına almasına koşut olarak, Türkiye’de ilk kez “Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi”nin kurulduğu üniversitedir. Hep, uluslararası alanda çıtayı yüksek tutmayı amaçlamış, bunu müzik alanında da uygulamaya çalışmıştır. Öyle ki, kuruluşundan günümüze geçen 39 yıllık sürede Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi’nde akademik adımları izleyerek Profesör ünvanı alabilen sadece bir kişidir. O da uluslararası alanda başvurulan yüksek düzeyde hakemlerin olumlu görüş ve oyları sonucu âdeta zorunluluktan verilen bir ünvan olmuştur. Ancak kendi sanatçılığını ve eğitimciliğini ön planda tutan unvan sahibi klasik gitar sanatçısı Kağan Korad’ın özenle bu ünvanı imzasında, düzenlediği etkinliklerde kullanmaması dikkat çekicidir.
Türkiye’nin ilk akademik senfoni orkestrası da Bilkent-MSSF çatısı altında 1993 yılında kurulmuş, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonraya rastlamasının da getirdiği kolaylıkla derlenen değişik ülkelerden üyelerle uluslararası bir topluluk olarak başarılı konser ve kayıtlara imza atılmıştır.
ULUSLARARASI BİR YARIŞMA
Konu, Prof. İhsan Doğramacı adına bir beste yarışması düzenlemek olunca, İhsan Doğramacı Vakıfları’nın kısaca “Doğramacı Ailesi”nin kontrolündeki üniversite yönetimi çıtayı gene yüksek tutarak yarışmayı “uluslararası” olarak ilan etti, ödüllerini de dolar bazında duyurdu.
Yarışmanın koşulları da içeren şartname-duyuru karışımı metin üniversitenin web sitesinde yayımlandı. Doğramacı’nın anısının “bilimsel alanda olduğu kadar sanat dünyasında da yaşatılması” amaçlandığı belirtilen metinde Cumhuriyetin 100. yılı dolayisiyle gönderilecek eserlerin Mustafa Kemal Atatürk’e adanması öneriliyor. Katılım için yaş sınırı bulunmayan yarışmanın ilki orkestra eseri dalında ve maksimum üçlü orkestra için ve en az 10, en fazla 15 dakika süreli eserlerin 12 Ocak 2024’e kadar teslim edilmesi isteniyor.
Metinde ilk üç sırayı alan eserlerin 3 Nisan 2024 tarihinde, yani Doğramacı’nın 109. yaşgününde şef Gürer Aykal yönetiminde Bilkent Senfoni Orkestrası tarafından seslendirileceği, bir gün önceki provada ve konserde ilk yarıda ise bu anma konserlerinin değişmez solisti Gülsin Onay’ın Mozart’ın La majör 12. Piyano konçertosu’nu çalacağı vurgulanıyor.
Birinciye 20 bin, ikinciye 10 bin, üçüncüye 7 bin dolar ödül verilecek. En fazla üç adet 5’er bin dolarlık mansiyon ödülü de verilebilecek.
Her iki yılda bir düzenlenecek bu yarışmada 2030 dahil istenecek eserler piyano, keman ve viyolonsel konçertoları olarak saptanmış. Peki 2032’de ne olacak? Hangi dal seçilecek yoksa bir döngü olarak tekrar başa mı dönülecek belli değil. Oysa konçerto yazılan piyano, keman, viyolonsel dışında pek çok başka çalgı da var. Herhalde göç yolda düzülecek.
JÜRİDE AĞIRLIK TÜRKLERDE
Yarışmanın jürisine gelince, burada da uluslararası yaklaşım gözetilmiş.
Jüriler oylamada sorun çıkmaması için hep tek sayıda üyeden oluşur, 5, 7, 9 gibi…
Bilkent’in jürisi ise ikisi yabancı, 8 kişiden oluşuyor: Gürer Aykal (Orkestra Şefi), Zosha Di Castri (Besteci), Mahir Cetiz (Besteci), Kamran İnce (Besteci), Magnus Lindberg (Besteci), Orhun Orhon (Orkestra Şefi), Onur Türkmen (Besteci), Hasan Uçarsu (Besteci).
Mahir Cetiz ve Kamran İnce ABD’de yaşayan, siparişler alarak yeni işler yaratan, ders veren bestecilerimiz. Zosha di Castri’yi araştırınca Kanada uyruklu New York’da yaşıyan epey sipariş almış, özellikle ABD’de tanınmış bir kadın besteci olduğunu öğrendim. Mahir Cetiz Colombia Üniversitesi’nden yakından tanıdığı besteciyi önermiş olabilir. Magnus Lindberg ise Fin bestecilik ekolünün seçkin bir üyesi, ABD’de de tanınan bir besteci. Gürer Aykal ile Bilkent mezunu öğrencisi şef Orhun Orhon, Bilkent Kompozisyon Bölümü öğretmenlerinden Onur Türkmen ve son yıllarda İKSEV, Süreyya Operası jürilerinin de vazgeçilmez isimlerinden Hasan Uçarsu’yla tamamlanan listede böylece bir “Türk ağırlığı” görülüyor.
Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi’nin adının hiç anılmadığı metinde, bir önjüri oluşturulacağı ve önjüride kimler olacağına Mütevelli Heyet Başkanı’nın ( Çocuk Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Gülsev Kale) müzik danışmanının karar vereceği belirtiliyor. Ancak, bu müzik danışmanının kim olduğu henüz kamuoyu tarafından bilinmiyor ve web sitesinde de yer almıyor. (ayrıntılı metin: https://w3.bilkent.edu.tr/bilkent/ihsan-dogramaci-international-composition-competition/ )
Tahminen, bu danışman Gürer Aykal ya da aileye çok yakın olan Gülsin Onay olabilir mi?
Hazırlanan metinde, “Bu yarışma koşulları İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı ve üyeleri tarafından yürütülür” denildiğine göre bu sorumluluk sahipleri elbet müzik danışmanını da belirleyip duyururlar.
İhsan
Doğramacı Uluslararası Beste Yarışması’nın yolu açık olsun. Bakalım katılım ve kazananlarda yerli-yabancı dergesi nasıl ortaya çıkacak?
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.