Maalesef doğru okudunuz…
“Kültür ve Sanat”ın gelişmesi ve yayılması ilkesi ile yayın yapmakta olan portalımızda böylesine bir tabloid gazetenin 3.cü sayfa haber başlığı benzeri bir başlık atmak benim için ne kadar rahatsız edici tarifi mümkün değil.
Ama durumun vehametini, bilinçli ve kasıtlı olarak bu kurumun çatısı altında meydana gelen münferit bir olayı çarpıtarak farklı zemine çekmek isteyen kişilerin bunu anlaması için bu başlığı atmak kaçınılmazdı.
Öncelikle bu üzücü olaylara sebebiyet vereneler hak ve özgürlüklerinin, başka kişi, kurum ya da bu kurumlarda çalışanların hak ve özgürlüklerinin başladığı yerde bittiğini anlamaları gerekmektedir. Bu sebeple bir kez daha tekrar ediyorum “Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi (AASSM) Düğün Salonu “ değildir !!!
AASSM BİR KÜLTÜR SANAT YUVASIDIR!!!
Bu kurum yazılı kanunlar çerçevesinde, belediye iç tüzüğünde belirtildiği şekliyle ve bunların dışında toplumun sosyal, etik, adab-ı muaşeret ve ahlaki yazılı olmayan ama her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının bulunduğu ortam ve mekanda nasıl davranmasını bildiği kurallar çerçevesinde topluma hizmet verdiğini herkes bilir ve hatta bilmek zorundadır. Aslında toplumlar temelinde yazılıdan ziyade yazılı olmayan kurallarla riayet ederek bir toplum olabilmektedir.
AASSM İzmir’in incisi, kültür sanatın kalbinin attığı bir yer, ana faaliyet konusu konser ve sanat etkinlikleri olarak bir tanımlanmış bir mekanda “ halay çekmek” ne demektir ??? Ne İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin, ne AASSM’nin ne de bu kurumun yöneticisi Emel Akçay Özer çarpıtıldığı gibi ne yaşanan bu olayların sorumlusudur ne de hiçbir kişi, kurum veya topluluğa karşı önyargılarıdır..
ÇÜNKÜ DEĞİLLER!!!
Bu yazıda bu kabul edilemez olayların mimarı tarafın ismini yazmayacağım. Sadece konunun getirilmeye çalışıldığı noktaya dair duyduğum rahatsızlığımı ifade etmek ve AASSM’nin ne olduğunun altını çizmek için bu yazıyı kaleme alıyorum.
Keza çarpıtılan konu üzerinden karalama kampanyası başlatıp, bir infial yaratmaya çalışanlar öncelikle işkembe-i kübradan sallamadan önce şunun cevabını vermelidir madem öyle “ AASSM bu etkinliğinin salonunda yapılmasına niye izin verdi?”
Her nedense böyle olaylarda asıl ayrımcılığı, bu tür söylemlerin içinde olanlar yapmaktadır… İşine gelmedi mi, karala gitsin!!!
Salon verilmiş, konserinizi yapıyorsunuz, neden edebinizle konseri koltuğunuzda oturup izlemiyorsunuz, neden taşkınlık yaparak o salonda yapılmaması gereken hal, davranışlar sergiliyor, o salonun yazılı olan ya da olmayan tüm kurallarını hiçe sayarak asla tasvip edilmeyecek hareketler sergileyerek, neden olayı “siyasi bir zemin”e çekip, gerçek niyeti -halay çekme-ye indirgeyerek egzajere ediyorsunuz?
Sözleşmede yazmıyor olması, ki hiç kimsenin AASSM’e ana solunuda birgün birilerinin koltukların arasında halay çekeceği aklına gelmemiştir, ama bunu kendinde hak görerek “ halay çekmek yasak yazmıyordu” söyleminin arkasına sığınarak durumu mazur göstermez… Bu etkinlik için başvuru yapanlar “yer mekan tanımadan halay çekeriz bilginiz olsun, bunu da dikkate alın” denmiş midir? Hiç sanmıyorum…
Velev ki hadi bilmiyordunuz, bu konuda salon amirleri sizi uyardıkları ve taşkınlığın sonlandırılması rica ettikleri halde, herkesi koltuklarına geri oturması yönünde anons geçmek yerine, hiç kimseyi dinlemeden halaya devam etme ısrarı nedendir?
Bol bol köpürtülmüş ajitasyon edebiyatı içeren söylemlerde bulunan olayın müsebbipleri hiçbir şekilde fiziki şartlarının dahi uygun olmadığı bu salonda neden ısrarla “ halay çekmek “ istemiştir?
Kültür sanatın yuvasında siyasi bir hal alan, kabul edilemez taşkınlıklara müsamaha gösterilmesini beklemek nasıl bir aymazlıktır? Hakları olmadığı halde kendilerinde hak görerek infialle ve dayatmacılıkla “ bak topluluk galeyana gelir” söylemiyle yönetimi sindirmeye çalışmak nasıl bir tutumdur? Aba altında sopa göstermeye pabuç bırakmayan ve dirayet gösteren yöneticiden istediklerini alamayanlar, hiç sıkılmadan yerel basın üzerinden eyyamcılık yaparak İzBB’yi, AASSM’yi ve Emel Akçay Özer’i karalamak için ellerinden geleni yapmaktadırlar.
Emel Akçay Özer kendisinden beklendiği gibi ve temsil ettiği kurumun çizgisinden taviz vermeyerek sonuna kadar doğru bir davranış sergilemiştir.
AASSM halay çekmenin, siyasi şov ve göndermeler yapmanın yeri değildir. Bu tür işler için meydanlar ve daha uygun alanlar vardır. Gidip herkes dilediği gibi hak, hukuk, adalet, edep ve ahlak kuralları içinde şarkısını da söyler, mitingini de yapar, hoplar zıplar halay çeker, kimse de karışmaz…
Ama AASSM etiketiyle sosyal medyada halay görüntüleri paylaşıldığında nasıl bir algı oluşur. “ Bak AASSM’de bile halay çekeriz” mesajı vermek için huzursuzluk çıkarmak nedendir?
Emel Akçay Özer’i zerre kadar tanımadan ayrımcı diye fişlemeye çalışan kişiler Türkiye’de belkide ilk “Kürtçe Senfonik Şarkılar” projesine imza atan kişinin o olduğundan bihaber olduğuna eminim. Eee hani Emel Akçay Özer” ayrımcıydı, eşitlikçi değildi ???
Daha da vahim olan ve akıl tutulması yaşatan başka bir olay ise sürekli “ sen operacısın, anlamazsın” şeklinde cümleler sarf edilmesi durumu daha da trajikomik bir hale sokmuş. “Sen operacısın “ demek ne anlama geliyor, anlaması gereken ya da anlamadığı konu ne ???
Bu arada Emel hanım operacı değil keman sanatçısıdır Ankara DOB orkestrasından çalması onu operacı yapmaz …
Etkinliğin organizatörü madem hitap ettiği topluluğun davranış yapısını biliyordu, neden hitap ettiği toplumun etkinlik ve eğlence anlayışlarına uygun koltuksuz diledikleri gibi halay çekip eğlenebilecekleri, diledikleri gibi sahneye çıkacakları kulise dalacakları ve dilerlerse sabaha kadar kalabilecekleri bir mekanda etkinliklerini gerçekleştirmedi???
Madem bu etkinliği AASSM’nin prestijli salonunda yapacaklar, bu salonda “ halay çekilmeyeceğini yada konser bittince salonu boşaltmaları gerektiğini“ bilmiyorlar mıydı???? Tabii ki biliyorlardı, ama bilmemezliğe yatmak varken niye doğru olanı yapsınlar ki…
Lütfen bakın şu görüntüye, hoş mu ???
Bunları bilmek için illa bir yerde yazması gerekmez!!! Adı üstünde konser salonu oturup koltuğunda konserini dinlersin, en fazla ayağa kalkar olduğun yerde sallanır, el çırpar şarkıya eşlik edersin düğün salonuna çevirip onlarca kişi halay zinciri yapmaya kalkamazsın, konser bitince evine gidersin.
Konser zaten bitmiş, zorla halayını da çekmişsin, salonu terk etmemek ne demek? Lütfen eğri oturalım doğru konuşalım. AASSM’den hiçbir kimse konser sürerken konseri yarıda kesmedi, belirlenen süresinden önce konseri sonlandırmadı… Neden doğrusu söylenmiyor ve olmayan şeyler olmuş gibi çarpıtılarak servis ediliyor??? Konser bitmiş, kimse engel olamadığı için zorla kuralları hiçe sayarak halayını da çekmişsin sahneye çıkmak ve kulislere girmek ne demek?
Neymiş “Emel Akçay Özer baskına gelmiş…” bu salonun sorumlusu kişi konser sürerken evine gitmiş, tam “ohh” diyip koltuğuna oturacak bir telefon “ Emel hanım yetişin, salon kontrolden çıktı, baş edemiyoruz “ diye güvenlik arayınca sorumlu olduğu salonu başıboş bırakacak hali yok ya, tabii ki gelecek “ baskın yaptı “ ne demek??
Bu süreçte baskılanarak ezilmeye çalışan personelini korumak kollamak için Emel Hanım’ın salona gelmesi kadar doğal bir şey yokken bunu bile çarpıtmak nedendir, anlamak mümkün değil…
Konser bitmiş, artık gidin deniliyor, 45 dakika salonu terk etmeyen, laf söz dinlemeyen, güvenliklerin üstünde baskı kurarak ezen kalabalığa başka nasıl davranılır??? Şalter kapatılır !!! Şimdi şalteri kapatan mı suçlu bu şekilde muameleye sebep veren kalabalık mı???
Madem kardeşlik, uzlaşmacılık, halkların kardeşliği deniliyor, sen kardeşinin kul hakkına girerek bu salonun sana tahsis eden Emel kardeşini nasıl zora müşküle sokarsın, görevi oradaki kurallara riayet edilmesini sağlayan güvenlik görevlisi kardeşlerini sindirmeye çalışır görevlerini yapmalarını nasıl engellersin ?
Ya koca salonun hepi topu kadınlı erkekli 7 güvenlik görevlisi varken yüzlerce kişilik düğün alayı misali kalabalığa ancak halayı durdurmalarını rica etmek ya da uyarmak dışında nasıl bir yaptırım uygulayabilirler ki???
Ayrıca bu güvenliklerin hiçbir koşulda fiziki müdahelede bulunması da yasak!!!
En nihayetinde burası “Sanat Merkezi” banka değil ki bellerinde silah, cop, göz yaşartıcı gaz bulunan iri yapılı komandovari bir ekip olsun. Bildiğiniz bizler gibi, bizim güvenliğimiz için orada bulunan, işlerini rica ve uyarı ile yapan insanlar. Zaten bir konser salonu toplu eylemin yada bir kitlenin olay çıkaracağı en son yerdir. Bir konser salona giden insanın konser dinlemekten başka ne gibi bir amacı olabilir ki???
Konser bitmiş, hala konser salonu boşaltılmıyor ve görevli harici personel harici kimsenin girmesinin yasak olduğu sahne, sahne arkası ve kulis işgal ediliyor ama “boşaltın”dan daha fazla bir söylem olmamasına rağmen olayı çarpıtıp “ halaya yasak, şalteri indirdi konseri kesti, sanatçıyı kovdu vs vs vs” diye olayı çarpıtıp servis eden zihniyet dediğim gibi Emel hanımı hiç tanımıyor, tanısa özür dilemeleri gerektiğini bilirdi…
Emel Hanım ayrımcı falan değildir, bu konser için salon tahsisinde onun onayı vardır, iftira attıkları gibi biri olsa en baştan salonu vermezdi!!! Ama verdiğine bin kere pişman ettikleri kesin!
Şunun altını çizmek isterim, Emel Akçay Özer sorumluluk sahibi bir yönetici olarak bu salona gelenlerin hal, kılık, kıyafet ve salon davranış etiğinden sorumlu olduğunun bilincinde ve işini layığı ile yapmak için çok çalışan ve çaba gösteren bir müzik insanındır.
Geçtiğimiz sezon Emel hanım, teşbihte hata olmaz, resmen “ don-atlet” konsere gelen bir kişiyi de konsere almamıştı. Bu onu ayrımcı yapmaz, bu şekilde salona gelme cüretini gösteren kişinin haklarına da müdahale etmiş olmaz, tam tersi oraya gelen düzgün insanların haklarını korumuştur. Konsere gitmenin bir adabı, yakışanı vardır. İlla her şeyin kurallara bağlanması, yazılı olarak kamuoyuna duyurulması gerekmektedir. Eğer bir konser salonuna nasıl gelinir, nasıl davranılır bunu bilmeyen ya da idrak edemeyen varsa müdahale edilmesi gayet normaldir…
Konser salonuna don – atlet gelinmez, halay da çekilmez, çiğdemde de çitlenmez, yüksek sesle de konuşulmaz, bir şey yenmez, konser bitince salon boşaltılır…. diye sonu gelmez bir liste sıralayabiliriz ama buna gerek olduğunu hiç sanmıyorum çünkü o salona gelen zaten biliyordur.
Bırakın konser salonunu, mümkünse 150 – 200 kişi çıksın ‘Konak Meydanı’na halay çekmeye kalksın… Meydanın hiçbir yerinde “ Halay Çekmek Yasaktır” yazmıyor ama buyrun hodri meydan izin almadan halay çekin yada bırakın halayı hiçbir şey yapmadan meydanda bir öbek halinde durun, bakalım ne oluyor…
Sergilenen provokatif tutumdan ve yaşanan tatsız olaylardan tamamen bu etkinliği düzenleyen kişiler sorumludur, işin özünde orada hiç bir güvenliğin müdahale etmesine gerek kalmaksızın, organizatörün bizzat “burası konser salonu, halay çekmeyelim ya da salonu boşaltalım” demesi ve topluluğu kontrol altında tutması gerekirken tam tersi tutumla olayları tırmandıran kendileri olmuştur.
Kontrol edilemeyen salon dolusu kalabalığa 7 güvenlik ne yapabilir ki, ancak zaten çoktan bitmiş olması gereken konserin sonlandırılmasını ve salonun boşaltılmasını ister… Baktı kimse dinlemiyor olayı arbede yaşanamadan sulh ve sükunet içinde bu durumu sonlandırmak için elektrikleri kapatır. Bu kovmak değildir konser zaten bitmiştir, olsa olsa salonun boşaltılması için sergilenecek en pasif ve akılcı çözüm şeklidir.
Asıl soru neden bu işin başındakiler güvenliğin ve Emel Hanım’ın ricalarını yanıtsız bırakarak ve kasti bir şekilde kuralları hiçe sayıp ortamı gererek çok keyifli sürdüğü söylenen bir konseri salonu provakatif bir hale getirmiştir? Kalabalık halay çekiyor, çoktan boşaltılması gereken salonu boşaltmıyor, sahne, sahne arkası ve kulisleri işgal ediyor ve terk etmeyi reddediyor ise elektriğin kesilmesinden başka çare kalmaması salon yönetiminin değil organizatörün suçudur!!!
İzBB, AASSM ve Emel Akçay Özer’e karşı yürütülen mesnetsiz karalama kampanyası başlatanların önce kendilerini sorgulamaları lazımdır.
Madem hak ve özgürlükleri dibine kadar esnetmek çok doğal ve normal; gelsin adı sanı duyulmamış bir hayvan hakları derneğinin kelli felli başkanı salonu “barınak hayvanları yararına konser yapacağız, gelirini de XXX barınağına bağışlayacağız” desin, salonu derneğe tahsis ettirsin. Sanatçılar konser başında kürklerle sahneye çıksın sonra konserde kürkleri atıp çırılçıplak sahne “hayvan haklarını savunan “ bir eylemvari konser yapsın, salondaki herkes eyleme destek diye soyunsun, hatta tüm salonda ‘pogo’ yapsın, alkol alsın sigara içsin Eee konu hepimizin hassas olduğu ve savunduğu -hayvan hakları- değil mi??? Eminim hiçbir konser salonun sözleşmesinde ‘sahnede soyunulmaz’ diye bir madde yoktur!!! Kulağa hoş geliyor mu? Böyle bir olay vuku bulduğunda salon yönetimi müdahale edince “hayvan hakları “ karşıtı mı oluyor, kürk giymeyi mi savunuyor… Bak ne güzel çarptık konuyu, biraz daha egzajere edelim hayvan hakları savunucuları salon yönetimi hayvan düşmanı, sanat yönetmeni kürk aşığı söylemleri ile karalasın … Oldu mu ???
Yer, zaman mekan gözetmeksizin, sırf benim hak ve özgürlüğüm söyleminin arkasına sığınarak camide mevlid okuturken “ rahmetli halayı çok severdi, vasiyet etti” deyip halay çeken bir cemaat gördünüz mü? Görmezsiniz, sıkıysa çekmeye kalkın, bakın ne oluyor… İmam mevlid için sizinle bir sözleşme de yapmıyor ya da caminin herhangi bir yerinde halay çekilmez de yazmıyor… Eee imamla cemaat sizi yaka paça dışarı atınca ayrımcı mı oluyor, imam halay düşmanı mı? Neymiş, illa kuralların bir yerde yazması ve bizzat yazılı yada sözlü tebliğ edilmesi gerekmiyormuş.
Böyle binlerce örnek verebilirim…
İşin daha vahimi bir konser salonun adabından ve görgüsünden yoksun kişilere hitap eden bu tür etkinliklere kapılarını açan eşitlikçi ve iyi niyetli belediye yada devlete bağlı salon yönetimlerinin karşı karşıya kaldıkları olaylara dair son dönemde duyduklarım beni dehşete düşürüyor… Resmen “İyilikten husumet doğar”ı bizzat yaşıyorlar…
Birkaç gün önce kulaktan kulağa Türkiye’nin en saygın ve prestijli konser salonunda düzenlenen bir konser esnasında kapalı salonda alenen “ sigara ve rakı içildiği” haberini duyunca resmen şok geçirdim. Ve daha da vahimi güvenlik anlamında çok sıkı olan bu kurumun olaya müdahale eden güvenlikleriyle olaya karışan kişiler arasında çıkan arbedede güvenliklerin hafifte olsa darp edildiğini duymak dehşet vericiydi. Sen hiç utanmadan sıkılmadan kapalı kültür sanat merkezi salonunda öyle gizli saklı da değil alenen ” sigara-rakı” içeceksin üstüne uyaran güvenliklere saldıracaksın… Şaka gibi!!!
Kısacası her şeyin bir yeri, adabı ve kuralları vardır… Bunu yok saymak hak değil, tam tersi topluma karşı işlenmiş bir suçtur.
Hiç kimse kendi amaç ve çıkarlarına ters düşen düzgün insanları, kurumları kafasına göre karalayamaz!
Bu üzücü münferit olay karşısında sebep olanları esefle kınıyor, İzBB’yi , AASSM’yi ve Emel Akçay Özer’i sonuna kadar destekliyorum.
Umarım böyle olaylar sadece kültür ve sanatın yuvası konser salonlarında bir daha asla yaşanmaz…
BORUSAN MÜZİK EVİ’NDEN YENİ SEZONA MERHABA